
Anayasa Mahkemesi Makul Sürede Tahsil Edilemeyen ve Enflasyon Nedeniyle Değeri Azalan Alacakların Tazmininde Yasal Faiz Oranlarının Yetersiz Kaldığına Hükmetti
Giriş
Anayasa Mahkemesi (“AYM”) tarafından verilen 2024/41763 başvuru numaralı ve 08.07.2025 tarihli kararda (“Karar”), alacak tahsili için başlatılan bir yargılamada, alacak miktarının yüksek enflasyon nedeniyle uğradığı değer kaybının tazmini için yasada tatmin edici bir düzenleme bulunmadığına, bu durumun 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (“Anayasa”) 35. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet ve 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru haklarını ihlal ettiğine hükmedilmiştir. Karar’ın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Karara Konu Olay
Karar’a konu olayda davacı, 2010 yılında başlattığı icra takibine konu alacağını, yasal faiziyle birlikte 2020 yılında tahsil edebilmiştir. Akabinde davacı, alacağa uygulanan yasal faizin, Türkiye’de son 10 yıldaki enflasyonist ortam nedeniyle maruz kalınan değer kaybını karşılamadığını belirterek, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 122. maddesi uyarınca “aşkın zarar” talepli yeni bir dava açmıştır.
TTBK m. 122’de düzenlen aşkın zararın tazmini için aranan koşullar aşağıdaki gibidir:
- Bir para borcunun vadesinde ödenmemesi ile borçlunun temerrüde düşmesi
- Temerrüt nedeniyle maruz kalınan zararın temerrüt faizi ile karşılanamayacak ölçüde olması
- Borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olması
- Borçlunun temerrüdü ile alacaklının maruz kaldığı aşkın zarar arasında illiyet bağı bulunması
Yargılama neticesinde; enflasyon, kur artışı, para değerindeki düşüş vb. soyut olguların, zararın ispatı için tek başına yeterli olmadığı, davacının zararını kendi durumuna özgü somut vakıalarla ispat etmesi gerektiği vurgulanmış; davacının ispat yükünü yerine getirememesi nedeniyle dava Yargıtay’ın da denetiminden geçerek reddedilmiştir.
Bunun üzerine davacı, AYM’ye müracaat ederek; uyuşmazlığın makul bir sürede çözümlenememesi nedeniyle temerrüt faizini aşan bir zarara uğradığını ve bu suretle eşitlik ilkesi, adil yargılanma ile mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
AYM Mevcut Hukuk Sisteminde Özel Hukuk Kişileri Arasındaki Alacakların Enflasyon Karşısında Uğradığı Değer Kaybını Telafi Edecek Etkili Bir Başvuru Yolunun Bulunmadığına Hükmetmiştir
AYM, 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da (“3095 sayılı Kanun”) düzenlenen kanuni faiz, temerrüt faizi ve ticari temerrüt faizi oranlarını Türkiye İstatistik Kurumu (“TÜİK”) enflasyon verileriyle karşılaştırmış; geç ödenen alacakların enflasyon etkisiyle uğradığı değer kaybının telafisi için bu oranların yetersiz kaldığını, kanunda yer alan faiz oranları ile enflasyon oranları arasında bağlantı kurulmadıkça, 3095 sayılı Kanun’un paranın değer kaybını telafi işlevi görmeyeceğini vurgulamıştır.
İlaveten AYM, yasal faiz oranlarının enflasyon ve buna bağlı olarak oluşan döviz kuru, mevduat faizi gibi diğer endekslerin oldukça altında kalması nedeniyle borçluların ödemeleri geciktirme ve yargı süreçlerini uzatma yönünde bir motivasyona sahip olduklarını tespit etmiştir. Bu durumun, yargı mercilerindeki dava ve takip sayısını artırdığı, yargıya olan güveni azalttığı ve nihayetinde kamu düzenini zedelediğine dikkat çekilmiştir.
Netice olarak AYM, yasal faiz oranlarının enflasyonun önemli ölçüde altında kalmasının ve Yargıtay’ın munzam zarar davalarında alacaklıya, enflasyon olgusu dışında somut zarar ispatı gibi ağır bir yük getirmesinin alacaklıyı korumasız bıraktığını; bu suretle kişilerin Anayasa ile güvence altına alınan etkili başvuru ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğine kanaat getirmiştir. Bu durumun ayrıca yapısal bir sorun teşkil ettiğine kanaat getiren AYM, “pilot karar” usulünü [1] uygulayarak, etkili bir yasal düzenleme yapılması için kararın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bildirilmesine karar vermiştir.
Kaynakça
- [1] Pilot karar usulü, AYM İçtüzüğü’nün 75. maddesinde düzenlenmiştir. AYM’nin belirli bir davada anayasal bir hakkın ihlalinin, başka başvurulara yol açan ve gelecekte daha fazla başvuruya yol açması beklenebilecek yapısal bir sorundan kaynaklandığını tespit etmesi durumunda bu prosedür uygulanır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar, YılmazÜlker Avukatlık Bürosu’nun ("YılmazÜlker”) konuya ilişkin genel değerlendirmelerini yansıtmakta olup, herhangi bir hukuki görüş veya danışmanlık hizmeti niteliği taşımamaktadır. Bu kapsamda belirtilen hususlara dayanarak işlem yapılmadan önce, somut olayın özellikleri dikkate alınarak profesyonel hukuki destek alınması tavsiye olunur. YılmazÜlker’e işbu belgenin içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
#YılmazÜlker #YasalFaizOranları #AYM #Enflasyon #Yayın